İmgeden İmge İşleyişine: Self-tasarımı
İmgeden İmge İşleyişine: Self-tasarımı
10-11 Haziran
Hazal ÇELİK
Özet
Klasik psikanalizdeki aktarım, karşı aktarım, yorum, serbest çağrışım gibi önemli terapotik eylemi belirleyen bazı kavramların tarihsel gelişimi salt cinsel inşa okumasına göre ele alınmıştır. Temel kuramların farklılıkları incelenerek terapotik müdahale biçimleri birbirleriyle ve self-tasarımı ile karşılaştırıldı. Terapotik eylemin Freud’dan başlayarak sürekli yenilendiği ve psikanalitik birikimden hem etkilendiği, hem de onu etkilediği açıktır. Kuramdaki yaklaşım farklılıklarının nasıl teknik değişikliklere yol açtığını kavramak bu yazının önemli konusudur. İkinci kısımda salt cinsel inşa okumasının terapotik eyleme yaklaşımı ve özgün müdahale yöntemi olan self-tasarımının sade bir biçimde, basit klinik vinyetlerle teknik anlatımı yapılmıştır.
Summary
The historical development of some important concepts of psychoanalysis such as, interpretation, free association, counter transferans, transferans which effect therapeutic action has been discussed in term of Pure Sexual Construction. The differences of basic theories were examined and compared with each other and self-designment, in the sense of therapeutic action. It is open that the concept of therapeutic action is constantly renewed, reviewed and effected psychoanalytic literature and also effected by it since Freud.For this article, it is important to grasp the effect of shifting psychoanalytic views to the analytic techniques. In the second part, self-design, which is the original intervention technique of pure sexual construction, is explained through simple clinical vignettes and the approach of our reading to therapeutic action is discussed.
Anahtar Kelimeler:
Self-tasarımı, aktarım, terapotik eylem, imge işleyişi, teknik, yorum, analitik müdahale, iç işleyiş, tutma, kapsama, metafor, erotizasyon, rezonans, non-ego
İmgeden İmge İşleyişine: Self-Tasarımı:
“Bilinçdışı ya da psişeyi (ruh) non-verbal salt cinsel işleyiş olarak kavramak önemlidir. Non-seksüel çağrışımlar da taşıyan baba, anne, infant ve aile kavramları matür cinsel kapasitenin iç-işleyişine ait ihtiyacın tayin ettiği non-verbal/fantezik dile geliş (speech) olarak düşünülebilir. Diğer bir deyişle anne, baba, çocuk ve aile konuşan öznenin/analizanın bilinçdışı görünümleri olmalıdır. Bu bakış açısına göre klasik psikanalizin salt cinsel okumasında ruhsallığı kuranın anne, baba ve non-matür infant arasındaki dinamik koşullar olduğunu öne sürmenin kendisi de nevrotik bir dile geliş olarak ele alınabilir.”
“Konuşma, semptom, rüya, güncel, anı (hikaye anlamında) birbirleriyle rezonans içindedir, ama tümünün en önemli karakteristiği bilinçdışının/psişenin non-verbal cinsel görünümleri olduğudur. Buradan hareketle anne, baba, çocuk ilişkisi yerine salt cinsel işleyişin verbalizasyonu psikanalizin bilinç tarifi olarak özetlenebilir. Verbalizasyonu sağlayan tekniklerin psikanaliz okumalarına bağlı olarak farklılaşabileceğini söylemiştim. Dürtü ve bastırma kuramının teknik yaklaşımının divan ve serbest çağrışım olmasına benzer biçimde, self-tasarımını Salt Cinsel İnşa okumasının pratik karşılığı olarak düşünmek gerekir.”
“Salt cinsel inşanın ruhsal çalışmayla kast ettiği, hastanın kendi öznel iç işleyişinin hangi detaylarla ve birbirine nasıl eklemlenerek, sürüp gittiğini oto-psikanalitik alanında deneyimleyerek kavramasıdır. Önerimiz bir imge çalışması olduğunu öne sürdüğümüz iç işleyişin ancak salt seksüel
çağrışımları olan imgeler aracılığıyla bilinebileceğidir.”
“Nesne ilişkileri kuramına göre travma geçmişte değil, hastanın analistle ilişkisinde şimdi ve buradadır. Dolayısıyla içgörünün en önemli elde
edilebileceği an, yeniden sahnelemeleri Freudyen bir analist gibi arkeolojik yaklaşımla geçmişte aramak yerine, odada inşa olan biçimiyle hemen
yorumlanmasıdır. Salt cinsel inşa okumamıza göre bu yaklaşım biçimi analistle analizanın arasına gelenleri çalışmaktır ve terapotik etkinliği olabilir ancak hastanın terapistle arasına geleni “gerçekten” aralarındaki bir mesele gibi yaşantıladığı düşünüldüğünde çalışılacak içeriğin rüya, geçmiş anılar, güncel gibi rezone edilmesi ve daha kapsamlı bir kurgu tarafından, yani hastanın iç işleyişinin kurgusunun dili olan self-tasarımı tarafından kapsanması gerektiği açıktır.”
“SCI okumasına göre soundun terimsel karşılığı ses anlamına gelmez. Bilinçdışının dildeki kognitif bir anlamı da değildir. Lacanyen bir bakışın aksine, dilsel anlam değildir. Kelimelere bilinçdışında bir anlamı gösteren göstergeler gibi yaklaşılmaz. Dilin tarif edebileceği bir anlamı karşılayabilecek bir kavramdan da bahsetmiyoruz. Bu okumaya göre hastanın kullandığı sözcüğün karşıladığı anlam, cinsel bir kurgunun parçası olan bir anlamın karşıladığı bir imge olabilir.”
“Hastanın konuşmasında, kendi öznelliğinin, yani iç işleyişinin belirlediği değişmez bir kurgu vardır. Anlama ancak hastanın kurgusunu bilerek ulaşabiliriz. Dolayısıyla bu kurguya, dilin sound yaratan elemanlarıyla etkin bir biçimde yanıt verebilir hale gelebiliriz. Bu sayede anlam, seksüel içeriği olan bir fotoğrafa dönüşebilir. Fotoğraf belli bir zamanı ve mekanı resmederken, imge zamansız ve mekansız çekilmiş bir fotoğraftır. Self-tasarımı ile ulaşmaya çalıştığımız da böylesi bir fotoğraftır.”
“Self-tasarımını analistin somutluktan koparak çalışmanın hastanın oto-psikanalitik alanında sürmesi için gerekli olduğunu öne sürüyoruz. Erotizasyon kavramı ise self-tasarımı sayesinde bir imgeye dönüşen analistin tam da hastaya bilincinde eksik kalan içeriği imgeleyebilme imkanı tanıması açısıdan klasik tabirle eski ya da yeni bir nesneyle kurulan ilişki değil, hastanın self-tasarımı ve egosu arasında kurulan yeni türden bir ilişki olduğu öne sürebilir. Aktarımı egonun cinsel işlevi olarak tanımlarken, erotizasyonu selfin cinsel işlevi olarak tanımlayabiliriz.”